2 Şubat 2014 Pazar

Yokluğunda

Yokluğunda çok kitap satın aldım, ama okuyamadım... Sensiz kitap okumak bile çok sıkıcıydı...
Yokluğunda kahvaltı hazırlamadım hiç, kahvaltı yapamadım... Kaymak nutella bile çok tatsızdı...
Yokluğunda İstanbul Boğazı'nın akıntılarına baktım ve zamanı o akıntılara bıraktım...



Yokluğunda hiç patates kızartmadım...
Yokluğunda beni sevmediğini düşündüm, üşüdüm...
Yokluğunda dua ettim, sana bişey olmasın diye...
Yokluğunda çok para harcadım, ama sana hiç bir şey alamadım...
Yokluğunda çok sigara içtim...
Yokluğunda annemi kokladım, babama sarıldım...
Yokluğunda siyah saatini yere fırlattım...
Yokluğunda kıskanmayı öğrendim...
Yokluğunda çok düşündüm...
Yokluğunda dudaklarımı yedim, kanattım biraz, yara yaptım...
Yokluğunda merak ettim gülüp gülmediğini, ağlayıp ağlamadığını, özleyip özlemediğini...
Yokluğunda sesini hiç duyamadım...
Yokluğunda gittiğimiz yerleri özledim, deniz kenarında balık yiyip eğlendiğimiz günü...
Yokuluğunda zeytin yedim...
Yokluğunda ölümden başka herşeyin çaresi olduğunu hatırladım yeniden...
Yokluğunda seni hem sevdim hem de senden nefret ettim...

Yokluğunda fotoğraflarımı silmeye başladığını gördüm bir cumartesi sabaha karşı, içimden birşey koptu, sanki o fotoğraflarda öldüğümü hissettim... Sonra  pazartesi bir fotoğraf daha eksildi. Sürekli bıçaklanıp ölmediğimi, her bıçak darbesiyle acıdığımı hisettim. En sevdiğim fotoğraftan başladın silmeye hem de... En sevdiğimden daha az sevdiğime doğru gittin. Ben de kıydım hepsine, kendim sildim. Daha fazla bıçaklanmamak için. Sana silecek birşey bırakmamak için. O fotğraflarda beni öldürmemen için...

Yokluğunda gönül kimi severse aşk onda güzeldi, ben kimseyi sevemedim...
Yokluğunda bazen dişimi fırçalamadan yattım... Üşendim...
Yokluğunda uzun yola gidemedim...
Yokluğunda hep feribotları düşündüm...
Yokluğunda bazı adalardan nefret ettim...
Yokluğunda anlamadım...
Yokluğunda sana yardım edemediğime üzüldüm...

Yokluğunda arkadaşlarımı daha da çok sevdim, hep yanımdaydılar benim...
Yokluğunda bazı insanlarla konuşmadım bana senden kötü haberler verirler diye...
Yokluğunda kar yağsın çok istedim, kar yağınca hava ısınır çünkü...

Yokluğunda çok zayıfladım, beş kilo verdim. Halen de yiyemiyorum. Çok güzelleşmişim öyle söylediler. Gitmeseydin zayıflayamazdım, iyiki de beni terketmiş dedim...
Yokluğunda beni görebilseydin asla gitmezdin, kıyamazdın, çocuk gibi ağladım, hergün...

Yokluğunda kalın sesini çok özledim, sezen aksu demişti onno yaşasaydı da didişseydik keşke diye, hep bunu düşündüm seninle didişmeyi özledim...



Yokluğunda senin tişörtünü giydim uyurken, biraz sündürmüş olabilirim, özür dilerim ama gelirsen eğer yenisini alırım sana...

Yokluğunda odama perde astım, puzzle yaptım... Hem de aslında bu sana hediye edeceğim puzzle'dı...


Yokluğunda seni sevdiğimi çok söylemek istedim, arayamadım, korktum... Başkalarına söyledim seni ne kadar çok sevdiğimi...
Yokluğunda hiç sütaş meyveli yoğurt yiyemedim. Hoş pek bişey yiyemedim zaten...
Yokluğunda son akşam yemeğinde fazla gelip yiyemediğimiz ve buzluğa kaldırdığım pideleri buzlukta saklamaya devam ettim. Yemedim, sen gelirsin belki beraber yeriz diye...
Yokluğunda sen çok uzaklardaydın, başkalarıyla başka bir dünyadaydın. Ben senin ne tarafındaydım bilemedim?
Yokluğunda ben bir duvar gördüm, senin ördüğün bir duvar, beni de o duvarla ördün. O duvarı yıkmanı bekledim...

Yokluğunda, falcılarım oldu, bütün fallarımda yeniden birlikte olacağımızı duymak için...

Yokluğunda, seninle salaş bir balıkçıda kafaları çekmeyi özledim...
Yokluğunda, seni düşünmekten ve beklemekten çok yoruldum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder