31 Ocak 2015 Cumartesi

İnsanın Sekiz Yeteneği


"Gelişmiş insanların çok sakin bir nefes alış verişleri vardır. Normalde, dakikada elli kez nefes alır verirsiniz. Eğer dakikada on kez nefes alıp verirseniz son derece canlı olursunuz. Eğer dakikada beş kez nefes alıp verirseniz çok akıllı olursunuz. Eğer dakikada bir kez nefes alıp verirseniz yenilmez olursunuz. Nefesin gücü sizin denetiminizde olmalıdır."
                                          Yogi Bhajan


18 Ocak 2015 Pazar

Yeraltından Sesleniyorum, Topraktan...



Ne olursa olsun karşı koyamayacağız ona. Herşeye belki taş gibi, umursamaz, sert durup başkaldırabiliriz yeri gelince. Ama toprağa karşı değil. 

Ama orda bile dış görünüşümüze önem veriyoruz. En pahalı ve gösterişli mermerlerden yaptırma yarışındayız bedenlerimizin sonsuz uykuya daldıkları yatak örtülerini. Oysa çiçeğin açtığı, tohumun filizlendiği toprak o süslü mermer taşlarının altında da, en ucuz olanının altında da hep aynı. Hepimiz orda magmaya, yeryüzüne, güneşe, üzerimizdeki çiçeklerin köklerine eşit uzaklıktayız. Maddeci zihinlerimizin uydurduğu maddeci kademeler, kavgalar yok. Herkesin eşit olduğu ve eşit bir şekilde doğaya yeniden karıştığı, yağmurun dokunuşuyla kokuların değiştiği, ruhların arındığı yeraltı dünyası. 

Ne güzeldir ki kavgaların hırsların bittiği yerdir orası. 

Ne acıdır ki dünya gözünün kapandığı ve dilimizin sevdiğini haykıramadığı kadar sessiz bir yerdir orası.

O yüzden bir anlamı vardır elbet sevgiyle uğurlanmanın, güzel şeyler fısıldayıp dünya gözüyle gülümsemenin, vedalaşırken sarılabilmenin, seviyorum diyebilmenin, damarlara hırs dolu bir kalp uyuşturucusu enjekte etmek yerine, şefkatli bir ağrı kesici olabilmenin...


(Teyzemi Ziyaret)




8 Ocak 2015 Perşembe

Kıyım



Bazen ağaç budanır, güçlenmesi için.
Ağacın kurumuş dalları kesilir.
Hangi dalın kuruduğuna biz insanlar karar veririz.
Görebildiğimiz kadar sadece...

Bazen bir ağaç budanır, pencerenin önündeki manzarayı engellediği için.
O kendi güzelliğinden o kadar emindir ki, bir gün en güçlü dallarına baltayı yer.
Oysa, ona bakan gözler onu bir engel olarak görmüştür sadece...

Bazen de öylesine ağaçlar kesilir, yerine betonlar gelir, kağıt paralar gelir, hırs gelir, ego gelir.
Oksijen gider, yeşillik gider, güzellik gider, temizlik gider.
Buna ise kıyım denir sadece...

Hangisi olursa olsun, kimse hangi ağacın veya hangi dalın ne hissettiğini bilemez eğer görebildiği bir kütükten ve yapraktan ibaretse sadece...




İstanbul... Karlı bir günün sabahı...