5 Temmuz 2015 Pazar

Küçük bir pişmanlık





"Şu an ay ışığında güneşleniyorum.

Bugün de bütün dileğim tertemiz uyanmak... Hafızamdaki milyarlarca kareyi belirsizleştiriyorum, karşılıklı oturup bakışırken dolunayla. Ve tüm içtenliğimle "umarım hiç kimse mutluluğuma güçsüz ellerini bulaştırmaz" diyerek uykuya dalıyorum ve rüyamda renk renk peştamallar görüyorum.

Hikayemin hep kendi içimde sakladığım bir diğer karesi işte. Bu hikayeyi anlatmak en büyük zevkim haline geldi sanki... Bunu da söylemem lazım...

Bir kaç peştamalın aylarca içimi acıtmasıyla yaşamış olabilirim. Evdeki bütün peştamalları atsam bile bu acı gitmezdi, gidecek gibi değildi. Nerde bir peştamal görsem yine üzüleceğimi biliyordum. Mutlu bir tatil dönüşündeki tatlı yorgunlukla hayatıma katılan iki peştamalın aylarca bana ızdırap vermesini anlayışla karşıladım. Mutlu tatilimin özlemi ve tatlı yorgunluğum içimde gittikçe ağırlaşırken, "dünyadaki tüm peştamalları yakmak" gibi çılgınca bir fikrin tek kurtuluşum olduğuna gittikçe inanıyordum. Hatta bu çılgınca bir fikir bile değildi aslında, sadece imkansızdı... Yapabilsem yapardım ama hayalini bile kurmuyordum. Dünyadaki bütün peştamalların sırf ben üzülüyorum diye yok olması bir taraftan da çok bencilce geliyordu... Yapacak bir şey yoktu bu acıya katlanmak zorundaydım.

Her peştamal gördüğümde yine hatırlıyordum. Bir tatil dönüşü... Şimdi de hatırlıyorum, ama artık eskisi gibi acıtmıyor, ağır gelmiyor biliyorum...  

Her cümlede peştamal deyince, kelime anlamını da kaybediyor. Belki de bu yüzden yazıyorum. Anlamını yitirsin diye... Keşke hep anlamsız kalsa diye umuyorum.

"İnsan unuttuğu gün ölmüş demektir"

Ama gördüğümde hatırlıyorum.
Aynı şeyi...
Almamış olsaydım belki de çoktan unutmuştum diyorum. 
Ve küçük bir pişmanlık duyuyorum...