9 Mart 2015 Pazartesi

Taze bir dünya hayali işte




Athena dinleyecektik birlikte! Hayal işte... Son olarak birbirimize bu sözü vermiştik... Aslında bir çok söz vermiştik de en sonuncusu buydu benim hatırladığım. Hayal meyal hatırlıyorum demek isterdim, ama henüz değil...

Sonra ben kendi kendime dinledim, söyledim. Hatta çok defa! Ankara-İstanbul arası 400 km lik şarkılar işte... 
Canım yanarak dinledim, herşeyi tersine çevirerek, yeniden yeniden başa sararak, yeniden dirilip yeniden yanarak... Ama nasıl anlardım ki başka canım yanmadan?

Yanlışa doğru demeden
Kendime yalan söylemeden
Yüzüne bakıp ağlamadan
Nasıl anlardım canım yanmadan
Beni bana hatırlatan yine bendim sonunda

Sonra yorulmak olmaz dedim, hayat ve yaşamak, su gibi akmak bir yanda, buz gibi donmak, ölmek ve kalmak öbür yanda.
Yeniden başlasam dibinden
Ne varsa, 
Yaşamak güzel, yeniden başlasam

Oysa her şey ama her şey nasıl da güzel başladı herkesin hayatında... İşler, arkadaşlıklar, aşklar, evlilikler, komşuluklar, doğumlar, emeklilikler, tatiller, yollar, okul, eğitimler. Hepsi ne kadar da sempatik, dolu dolu, heyecanlı baş-la-dı... 

Rutin hayat bu en büyük girdap
Dikkat et sempatik başlar
Antipatik ama enteresan alakam yok bunlardan
Vazgeçmediğim her şeyimi
Çöpe attım üstüne bastım
Anlatmakla olmuyor yaşaman lazım 

Yaşamak yarışına girerken, hırs girdi damarlara, çok değil, biraz sonra da gerçeklik unutuldu... 
Yaşamak sadece yaşamaktı aslında, yarışmak değil ki.
Yarışmak olsaydı bazılarımız sağ kalırdı sonsuza dek... Yani bence öyle olurdu...
Vazgeçemediğim şeylerden vazgeçmek zorunda kaldım sonunda...
Sonra da şunu söyledim kendime:
Bırak gitsin, savur hepsini okyanusa...

Yalandan okumuştum her şeyi
Ne kadar da boşlarmış oysa
Sahiplendiğin ne varsa
Savur hepsini okyanusa

Ne yapabilirdim ki affetmekten başka, çünkü hiç isyan edemedim ben, benim derdim hep kendimleydi. Elimden geleni iyi bilmek ve onu yapmakla ilgiliydi... Severken birini, "o" olabilmekti. Benim derdim, o serseri mayını aşka dönüştürebilmekti. Keşke kendi içindeki iyiyi görebilseydi, kendini görebilseydi bende. 

İsyanım yok can acıtana
Benim derdim başka
Uzakta bir yerde, sen gidince
Aklına geliyorsam eğer
Kendini görüyorsan bende
Yorma kafanı sen hiçbirine
Kime ne?

Yaşamak lazımdı, çok kavga ettik, çok yüz göz olduk. Çok ağır ve yalan davrandık. Ne arkadaşlıklar, ne aşklar kaldı ne de en güvendiklerimiz. Sahte ile tanışmıştık ve bu yüzden ayrılmamız gerekti sözde "fazla fazla" sevilmekten... 

Yok öyle yalan dolan, sahtekarlık yapmadan, yaşamak lazım
İki günlük dünyada değer mi dalaşmaya yaşamak lazım
Kandırmışlar herkesi aşkım sevgilim diye, ayrılmak lazım
Ne kadar zor olabilirdi ki biraz "haklısın" demek, haklı olmamaya veya savaşı kazanmamaya çalışmak, hatta savaşı yok saymak?

Bir geri adım atsan hayatın mı söner?
Zor olsa da denemeye değer

Çünkü,
Her şey güzel olacak, her şey güzel...

Ve ben yine sordum, bir ara yanarken kendime, "hayat bu kadar mı" diye? "Bence değil" dedi biri. Gerçek olmak gerek dedim ben de. Hatalarımı, zayıflıklarımı, güçsüzlüklerimi, kaybettiklerimi kabullenmek ve gerçek olmak... Sevmek mesela?

Hayat bu kadar mı?
Bence değil
Bir kaç sözüm var
Biraz senin gibi yıkılmayan duvarları var
Bazen esintili, bazen uzak yakınlarım var 

Ben böyleyim kendi yolumda

Hayatta benim
Her anımı yaşadıkça sevesim var
Aldırmam hiç yağmurlara
Benim güzel hatalarım var
Bir an bile vazgeçmedim
Kendi yolumdan 

Sonra düşündüm. Ben ne ara yanmıştım? Hayal meyal hatırlıyorum. 
Keşke dinleyebilseydik beraber bu şarkıları dediğim yol arkadaş(lar)ım... 
Artık hayal meyal hatırlıyorum.
Ege'ye doğru yol alırken zeytinliklerden geçerken, öylesine dinlerken, dalıp giderken. 
Yine bir keşke geçerken içimden, hayal meyal oluyorum...
Öylesine bir dünya hayali işte...
Benim sende yaşadığım, senin bende yaşadığın, gidenlerin yerini gelenlerin daha da çok doldurduğu yeşil ve taze bir dünya hayali...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder