22 Eylül 2014 Pazartesi

Balat'ta bir genç

Balat'ta bir sandal

Balat'ta görülmüş en son. Ben görmedim. Göremedim. Öyle uzaktan yalan bir dünyadan geldi haberi. 

Balat'ta bir sandalın yanında öyle durmuş denize bakmış. Olanları düşünmüş. İyi mi kötü mü oldu hiç bilememiş. Hava soğukmuş... Balat'ın kirli sularında balık da yokmuş. Bir fotoğraf çekmiş. Deniz pismiş biraz. Deniz analarının, sandalların ve insanların arasında tek bir sandalın yalnızlığının fotoğrafını çekmiş. Soğuk güneşin denize yansıyan ışıkları da çıkmış fotoğrafta, ama aslında içi karanlıkmış. Ben görmedim, bilmiyorum. 


O kimmiş kendini bilmeden yürümüş. Unutmuş içini, sevdiğini, sevmediğini, hırçınlığını, tutukluğunu, ruhsuzluğunu, huzursuzluğunu, deliliğini ve yok olup gidişini. Oysa ben unutmadım, ama görmedim de...

Karışmış biraz. Özlemiş, nefret etmiş, kapatmış gözlerini, nefes almamış, hem ölmüş, hem öldürülmüş. Ama ben görmedim, ölmedim de...

Balat'ta bir adam görülmüş. Yabancıymış Balat'a? Niye gitmiş ki? Başka gideceği yer yok gibi. Ama bilmemiş evinin yolunu. Gitmiş uyumuş bir kış uykusu uyur gibi... Bir rüya görmüş. Ama ben görmedim, bilmiyorum... Ben sadece güldüm. Zorla da olsa güldüm. Bazen de kapattım gözümü rüyamda güldüm. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder